2011 Ekim Vaazı - 1
Sesli Vaazlar
KONUSU: HAC İBADETİNİN FAZİLETİ,
HÜKMÜ VE ÖZELLİĞİ (12)
بسم
الله
الحج اشهر
معلومات
فمن فرض
فهن الحج فلا ر
فث ولا جدال
في الحج وما
تفعلوا من خير
يعلمه الله
وتزودوا .......
(Bakara,2/197)
Muhterem kardeşlerim, tüm mahlûkatı yoktan
var eden ve yarattığı her şeyi insanın emrine tahsis eden ALLAH (c.c.) kullarını ibadetle sorumlu tutmuş, onların nasıl
ibadet edeceklerini de peygamberleri vasıtasıyla bildirmiştir. İbadet; en geniş anlamıyla, müminin bütün hayatını, ALLAH’ın arzu ettiği şekilde tanzim etmesi iken, dar
anlamıyla da; namaz, oruç, zekât, hac ve kurban ibadeti gibi çeşitli şekiller de
ALLAH a kulluk ve yöneliştir. Bunlar arasında Hac, geniş kapsamlı ve geniş sembollü
bir kulluk görevidir.
Aziz Kardeşlerim, Sözlükte “ gitmek, yönelmek
ve ziyaret etmek” anlamlarına gelen, İslâm’ın beş temel esasından biri olan ve
ömründe bir defa yapılması gereken Hac ibadeti, bedensel ve ekonomik yönden imkânı
olan ve ergenlik çağına gelmiş hür, her Müslümanın belirli bir zaman içinde KÂBE,
ARAFAT, MÜZDELİFE VE MİNA da belirli menasiki yerine getirmek
suretiyle yapılan bir kulluk görevidir. İslam’ın
doğuşu sırasında Kâbe’yi tavaf, Umre, Arafat ve Müzdelife’de
vakfe ve Kurban kesme gibi âdetler devam ettirilmekte idi, ancak Hac, putperest
gelenekleri ne uygun olarak sürdürülmekteydi. Hicretin 9. Yılında nazil olan:
بسم
الله
ان اول بيت
وضع للناس
للذي ببكة
مباركا وهدى
للعا لمين...
“Şüphesiz,
insanlar için kurulan ilk ibadet evi, Mekke de âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı
olarak kurulan Kâbe dir. Onda apaçık deliller,
makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse güven içinde olur. Yolculuğuna gücü
yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr
ederse, şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir” (Ali İmran,3/96-97)
ayetleriyle; Müslümanlar üzerine farz
kılınan Hac ibadeti, Hz. Peygamber tarafından putperest âdetlerinden arındırarak
İslâmî usullere uygun hâle getirilmiştir ve İslam’ın beş temel esasından birisi
olmuştur. Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır:
بنى
الإ سلام على
خمسة .............
Hz. Peygamber, kendisinin tek haccını,
ayetin inişini takip eden hicretin 10. Yılında yerine getirmiştir. Peygamberimizin
yaptığı bu hacca, son haccı olduğu için “ Veda Haccı” adı verilmiştir. Ama
diğer adları da vardır.
Peygamberimiz; hanımları, kızı Fatıma, sahabeler ve diğer Müslümanlarla birlikte Hac
için; 26 Zilkade 10/22 Şubat 632 cumartesi günü, kurbanlık yüz deve ile Medine den
hareket ettiler, Zülhuleyfe denilen yerde, öğle
namazını seferi olarak iki rekat kıldılar, aynı gün
burada ihrama girdi. Mekke ye ulaştığın da, Kâbe’yi tavaf edip iki rekât namaz
kıldı ve Sefa ile Merve arasında Sa’y etti. Terviye günü Mina ya ulaştı ve geceyi Mina’da geçirerek,
Arafat’taki Nemire mevkiinde yerleşti ve Urana
vadisinde meşhur Veda Hutbe sini okudu. Öğle
ile ikindiyi birlikte kıldırdıktan(cem’i takdim)sonra
Arafat’a çıkarak kıble ye dönüp akşama kadar dua etti ve ilahi tebliğ görevini
tamamladığını bildiren şu ayeti kerime nazil oldu:
اليوم
اكملت لكم
دينكم و اتممت
عليكم نعمتي
ورضيت لكم الاسلام
دينا
“Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve
sizin için din olarak İslâm’a razı oldum” (Maide,5/3) buyrulmuştur. Peygamber,
güneş battıktan sonra Arafat’tan ayrılarak, Müzdelifeye
geliyor; akşam namazı üç, yatsı namazını
iki rekât olarak, birleştirerek( cem’i te’hir)tek ezan ve iki ayrı ikametle kıldırıyor. Sabah
namazını Müzdelife de kıldıktan sonra Meş’ar-i Haram’a geliyor. (meş âri haram, Arafat ile Mina
arasında müzdelifenin sonunda ki yere denir.) Cemre-i
A Kabe’ye (büyük şeytana)ufak taşlardan yedi tane attıktan
sonra Mina ya gidiyor. Orada 100 deveden 63 nü bizzat kendisi kurban ediyor,
geri kalanını da Hz. Ali kurban ediyor, daha sonra tıraş olup ihramdan çıkıyor ve
Kâbe’ye gidip tavaf yapıyor, tekrar Mina’ya dönerek hac menasikini
tamamlıyor ve Medine ye dönüyor.
Aziz kardeşlerim, Hac ibadeti hem mali ve hem de bedeni
bir ibadettir. Bu ibadetin, birçok faydaları ve hikmetleri vardır. Hac
ibadetinin fiziksel zorlukları da vardır. Peygamberimiz, hiçbir ibadeti yapmak
için Allah’tan yardım dilemediği halde, hacca niyet ederken “Allah’ım, hac
yapmak istiyorum, bunu bana kolay kıl ve kabul eyle” diye dua etmiştir.
Değerli kardeşlerim, imkân olduğu yıl, Müslümanın hacca gitmesi
isabetli bir davranış olur. Resulullah şöyle buyuruyor:
مَنْ
اَرَادَا لْحَجَّ
فَلْيَتَعَجَّلْ
فَاِنّهُ
قَدْ
يَمْرَضُ
اَلْمَرِيضُ
وَتَضِلُّ
الضّاَلَّةَ
وَتُعرَ ضُ
الْحاجةُ
.
“Hac yapmak isteyen kimse acele etsin. Çünkü hasta olabilir,(servetini,
parasını)yitire bilir ve ihtiyacı ortaya çıkabilir.” buyrulmuştur.
Değerli kardeşlerim, Hac her şeyden
önce Allah ın emri olduğu için yapılır. Diğer ibadetlerde
olduğu gibi hac ibadetinde de insanlar için pek çok yararlar vardır. Allah ın her emrinde insanlar için dünya ve ahiretle ilgili faydalar
vardır. Çünkü O’nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Muhtaç olan bizleriz. Hac sûresinin 27 ve 28. Ayetlerinde Hz.İbrahim’e
hitaben şöyle buyruluyor:
واذ
بوءنا لابراهيم
مكان البيت ان
لاتشرك بى شيأ
وطهربيتى للطاءفين
والقاءمين
والركع
السجود.......
(Hac,26-28)
“Bir zamanlar İbrahim’e Kâbe’nin yerini hazırlamış ve(ona şöyle
demiştik:)Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, ayakta ibadet edenler, ruku ve secde
edenler için evimi temiz tut..İnsanlar arasında haccı ilân
et ki gerek yaya olarak gerekse nice uzak yoldan gelen yorgun argın develer üzerinde kendilerine ait bir
takım yararları görmeleri, Allah ın kendilerine rızık
olarak verdiği kurbanlık koyunlar üzerine belli günlerde Allah ın adını anmaları için
Kâbe ye gelsinler.Artık ondan hem kendiniz yiyin
hem de yoksulu yedirin” buyrulmuştur. Peygamber efendimiz,”
قا ل من
حج لله فلم
يرفث ولم يفسق
رجع كيوم ولد ته
امه
“kim Allah için hacceder, çirkin söz ve günahlardan sakınırsa,
annesinden doğduğu gün gibi günahlarından arınmış olarak döner” Esasen tüm ibadetlerin temelinde ihlas ve
Allah rızası bulunduğu sürece, günahları
dökülür, dünya ve ahiret mutluluğu kazanılır.
Değerli kardeşlerim, hac yolculuğuna
hazırlanan Müslüman; öncelikle tövbe istiğfar eder tüm borçlarını öder,
üzerinde kul hakkı varsa teker teker sahipleriyle halkalaşır, maddi olan borçlarını
verir, akrabalarının her biriyle vedalaşır; özellikle, anne, baba, amca, hala,
dayı ve teyze kardeş gibi kişilerle helalleşir ve onların rızasını alır. Çünkü
bu büyük bir yolculuktur, BEYTULLAHA GİDİYOR. Yani Allah’ın evine gidiliyor. Kur’ân
ı kerimde:
بسم
الله
الحج اشهر
معلوهات فمن فرض
فيهن الحح فلا
رفث ولافسوق
ولاجدال في
الحج وما
تفعلوا من خير
يعلمه الله
“Hac, bilinen aylardadır. Kim ö aylarda hacca niyet
ederse(ihramını giyerse), hac esnasında kadına yaklaşmak, günah sayılan
davranışlara yönelmek, kavga etmek yoktur. Ne hayır işlerseniz Allah onu bilir.(Ey müminler! Ahiret için) azık
edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvâdır. Ey
akıl sahipleri! Benden ( emirlerime muhalefetten) sakının” buyrulmaktadır.(Bakara,197)
Ayeti kerimeden şunları anlıyoruz: 1-
“Hac belirli aylardadır” cümlesinden, haccın bu aylarda yapılması gerektiği ve
hac aylarının değiştirilemeyeceği, haccın vaktinin bütün yıl değil, aylarla
sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Bilinen hac ayları, şevval ve zilkade ile
zilhicce ayının ilk on günüdür.2-Hac ibadeti esnasında yasaklar vardır. Ayeti
kerimede, “Kim bu aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha
sapma ve kavga etme yoktur” buyrulmaktadır. Yüce Allah;dil, cinsel organ ve diğer uzuvlarla işlenen
her türlü sözü ve fiili davranışı yasaklamaktadır.
Değerli Müslümanlar, yasakları özet olarak anlatalım; Erkekler, ihramlı oldukları sürece dikişli elbise ve
ayakkabı giyemezler ve başlarını örtemezler; erkek ve kadınlar; ihramlı iken vücutlarına,
yatılacak yerlere veya ihram örtülerine koku sürmezler, ruj, oje, briyantin, parfüm
ve sprey kullanmazlar, saçlarını boyamazlar ve kına yakmazlar; saç, sakal,
bıyık, koltuk altı ve kasık tüyleri ile vücutlarının herhangi bir yerindeki
tüyleri tıraş edemezler veya her hangi bir şekilde gidermezler; el ve
ayaklarının tırnaklarını
kesemezler; eşleriyle cinsel ilişkide bulunamazlar; kara hayvanlarını avlayamazlar.
Harem bölgesinde kendiliğinden yetişen ağaç ve bitkileri kesemez ve koparamazlar.
Bu yasakları ihlâl edenler haccın yeniden yapılması, kurban kesilmesi, sadaka
verilmesi ve oruç tutulması gibi işlenen yasağa göre farklı cezalar öderler.
Aziz kardeşlerim, Hacda gösterilecek
titizlik, yasaklara özenle uyma, insanları incitmeme ve kurallara riayet etme
Müslümanlara, başka zamanlarda kazanamayacakları ölçüde bir duyarlılık
kazandırır. Öfkelenmemek, kaba ve kırıcı konuşmamak, sabırlı, nazik, saygılı ve
güler yüzlü olmak gibi ahlâki davranışlar da manevi
kazançlar arasında yer alır. Müslümanların her davranışlarında Allah ın rızasını elde etmeyi gaye edinmeleri gerekir. 3- “siz ne
hayır yaparsanız Allah onu bilir” ayetinden iyi amelleri Allah bilir ve ödüllendirir
hususu anlaşılmaktadır. Ayette geçen “hayır” kelimesi her türlü güzel işleri kapsayan
ve sahibine dünya ve ahiret mutluluğu kazandıran müstesna bir ameliyedir. 4-“
Azık toplayın, kuşkusuz, azığın en hayırlısı takvadır” Ayeti kerimesi, yolculuk
ve âhiret için hazırlık yapılmasını emretmektedir. Burada,
“Ve tezevvedü fiilinin kökü olan” zâd”
kelimesi, yiyecek, içecek, giyecek ve binit gibi insanın ihtiyaçlarını gideren şeyler anlamındadır.
Ayette Allah, maddi anlamda, biyolojik ve bedensel ihtiyaçların
tedarik edilmesini emrederken
,”Azığın en hayırlısı takvadır” cümlesi ile iman, ibadet, Salih ameller, güzel
ahlâk, hayır ve hasenat ile ahrete hazırlık
yapılmasını emretmektedir. “Takva” kelimesi, Allah a itaat olan her türlü söz
ve amelleri içerir. İnsan, iman edip sâlih ameller
işleyerek, haram ve günahlardan sakınarak takva sahibi olur. İnsan hacda olduğu
gibi her hangi bir yolculuk için de gerekli hazırlığı yapmalıdır. Ahiret
yolculuğunun tedariki iman, ibadet ve Salih ameller kısaca “takva”dır.
Ayeti kerime dünya ve ahiret yolculuğuna işaret etmektedir. 5- “Ey akıl
sahipleri, bana karşı gelmekten sakının” ayeti kerimeden, Allah a karşı gelmekten sakınmanın ibadet olduğu
anlaşılmaktadır. Takva, Allah katında en üstün mertebedir. Cennet de müttakıler için hazırlanmıştır. Kur’ân da yaklaşık altmış küsur
ayette “Allah a karşı gelmekten sakınılması” emredilmektedir ve bütün
peygamberlerin toplumlarına, Allah a karşı gelmekten sakınmayı emrettikleri
bildirilmektedir.(Şuarâ, 26/ 108, 110, 126-179).
Takva sahibi insan, Allah ın razı olmayacağı hiçbir
şey söylemez, hiçbir davranış da bulunmaz, hiçbir ibadeti terk etmez, hiçbir günah
fiili işlemez. Muttaki insan, en aydın, en dindar, en ahlâklı, insan haklarına
ve çevreye en saygılı insandır. Allah ın akıllı insanlara hitap etmesi anlamlıdır. Zira akıllı
insan, müttaki olma bilincini yakalaya bilir. Aklını
kullanmayanlar, nefislerine ve şeytana uyarlar, sonuç olarak da zalim, asi ve fasık olurlar, böylece kendilerini ilâhi
azaba duçar ederler.
Mevlam, cümlemizi usulüne göre ibadet
eden, çevresiyle ilgilenen ve rızasını kazanan kullarından eylesin. Amin elfatiha……
17/09/2011
- Muharrem Çöllü