2011 Eylül Vaazı - 1
Sesli Vaazlar
KONUSU: RAMAZAN BAYRAMININ ÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ HK. (9)
بسم
الله. . . . . . قَدْ
افلح من تذ كي
وذكراسم ربه
فصلّي بل توء ثرون
الحيرة
الدنيا
والاخرة خير
وابقى
. ( A’LÂ SÛRESİ, 87/ 14-17)
Muhterem kardeşlerim,
Fert ve toplum olarak yaşantımızın sevinç
kaynağı olan Ramazan Bayramına, ALLAH (c. c. ), nasip ederse 30.08.2011 Salı
günü erişmiş olacağız.
Aziz kardeşlerim, Rahmet, mağfiret,
hidayet ayı ve Kur’ân’ı kerimin inmeye başladığı, içinde kadir gecesinin
bulunduğu, bin aydan hayırlı olan, namaz, oruç, teravih, Zekat,
sadaka ve infak ibadetleriyle, maddi ve manevi hayatımızı nurlandıran, bizleri
canlandıran ve gelişi ile memnun, çıkışıyla müteessir olduğumuz ramazan ayını geride
bırakmış bulunuyoruz. Bu mübarek ayda, kazandıklarımızı kaybetmemek, esas
amacımız olmalıdır. Bundan sonraki yaşantımıza dikkat ederek, elde
ettiklerimize ilaveler yapmak ve İslami prensiplere göre hayatımızı sürdürmek, Müslümanın
olmazsa olmaz şartı olmalıdır.
Kardeşlerim, Bayramlar; milli, dini
duyguların ve inançların pekişmesinde, toplumun birlik ve beraberliğinin sağlanmasında,
büyük önem taşımaktadır.
Dini ve milli bayramların fert ve
toplum üzerinde sayısız yararları vardır. Bayramlar, barış, sevinç, neşe, eğlenme
ve dayanışma günü dür. Bu itibarla, belli ölçüler içinde yapılan meşru oyun ve
eğlenceler caizdir. Peygamberimiz, düğün ve bayramlarda eğlence ve oyuna karşı
çıkmamış hatta bunu teşvik etmiştir.
Hz. Âişe
validemiz şöyle anlatıyor:
دَ
خَلَ عليّ
رسول الله و
عندي جاريتان
تُغنّيان
بِغِناء
بُعاثٍ فاضطجع
على الفراش
وحوّل وجهه
ودخل ابو بكر . . .
. . . . . . . . . . . . .
.
“ (Kurban bayramının ilk üç günlerinden birinde)Resulüllah (s. a. s) yanıma geldi, karşımda Buas ezgilerini def çalarak okuyan iki kız vardı. Yatağına
uzanmış ve mübarek yüzünü çevirmişti. Derken içeriye Hz. Ebu Bekir girdi. “ Bu
ne hal? Allah Resulünün yanında şeytan mizmarı öylemi?
Diyerek beni azarladı. Bunun üzerine resulüllah (s. a.
s. ) ona dönerek ; Onlara dokunma ey Ebu Bekr; her milletin bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır.
” buyurdu. ( Buhari, ideyn, 2, 3, )
Hz. Âişe, keza
bir bayram günü Habeşilerin, Mescidi Nebevide kalkan mızrak oyunu oynadıkları bir
sırada onları seyretmek için izin istemiş, Hz. Peygamber ona izin vermiş ve
“Tamam, yeter deyinceye kadar beraberce bu oyunu seyretmişlerdir. ( Buhari, İdeyn, 2, II, 3 ve Müslim).
Değerli kardeşlerim, görüldüğü gibi
İslâm orta yolu tavsiye etmiştir. Aşırı gitmemek kaydıyla meşru yolda oyun
oynamayı ve eğlenmeyi tavsiye eder.
Mümin demek, dünyayı zindan haline
getiren ve meşru yolları tıkayan insan demek değildir. Meşru olan yolları
tıkamak değil, açmaktır. Büyüklere, Anne, babaya ve her kese düşen iş;
çocukları, insanları bir araya getirerek, bayramları neşe, sevinç ve eğlence
içinde geçirmeye çalışmak, Dargınları, küskünleri barıştırmak birlik ve
beraberliği sağlamaktır. Kur’ân’ı Kerimde;
بسم
الله . . . . انما
الموءمنوان
اخوة فاصلحوا
بين اخويكم. . .
.
“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını
düzeltin” buyruluyor(Hucurat suresi, 10 ). Bu kardeşlik her türlü dostluğun
üstündedir. Bu itibarla, ayeti kerimede de ifade edildiği gibi, kardeşlerin
arasını bulmak, düzeltmek, barıştırmak ana görevimizdir ve sorumluyuzdur. Peygamberimiz;
قال لايحلّ
لمسلم ان يهجر
اخاه فوق ثلاث
“ Bir Müslümanın diğer Müslümana üç günden fazla dargın durması helâl
olmaz. ” Buyurmuştur. (Buhari, edep, 57-58)
Aziz kardeşlerim, insanlara, akraba ve
komşulara iyilik etmek, onlarla iyi geçinmek, barış halinde bulunmak Allah’ın emridir:
بسم
الله و ا
عبدوا الله
ولا تشركوا به
شيأ
وبلوالدين احسانا
و بذي القربي. . . .
. . .
.
“ Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana- baba
ya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki
arkadaşa, yolcuya, eliniz altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen
ve övünen kimseleri sevmez. ” Buyuruyor. (Nisa suresi, 4/36)
Değerli kardeşlerim, şu ayeti kerimeye
kulak verelim ve takkemizi önümüze koyarak bir düşünelim!!
Allah, yakınlarıyla ilgisini kesen insanların, ahirette cezalandırılacaklarını ağır
sözlerle belirtiyor;
بسم
الله . . . و
الّذين
ينقضون
عهدالله من
بعد ميثاقه
ويقطعون ما
امرالله به. . . . .
.
“ Allah’a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah’ın
riayet edilmesini emrettiği şeyleri ( akrabalık bağlarını ) terk edenler ve yeryüzünde
fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt ( cehennem) onlarındır.
” buyrulmaktadır. (Rad suresi, 25)
İslâm da, kin, düşmanlık, nefret, haset
ve dargınlık yasaklanmıştır. Af ve barış yolunu seçmek büyüklüğün ve erdemliğin
en yüksek derecesidir. Barışı, affı emreden onlarca ayeti kerime ve hadisi
şerif var.
Muhterem kardeşlerim, Dinimizin
temelini ahlak kuralları teşkil etmektedir. Meşhur birkaç hadisi şerifi ve
çarpıcı bir olayı ifade etmek istiyorum:Peygamberimiz,
لا
يوءمن احدكم
حتّى يحب
لأخيه ما يحب
لنفسه
“Hiç biriniz, kendisi için istediğini Müslüman kardeşi içinde
istemedikçe, iman etmiş olmaz. ” buyurmaktadır. Konuyla ilgili bir olay: Hz. Ebu
Bekir zamanında Bizanslılarla yapılan ve Suriye’nin fethi ile sonuçlanan YERMÜK
Savaşında Huzeyfetül – Adevi
şöyle diyor; Savaşın yapıldığı gün çok sıcak bir gündü. İkindiüstü savaş biraz gevşeyince,
silahımı attım, bir su kabı alarak savaş alanında yaralanan mücahitler arasına
daldım. Yaralanıp yatanlarda derin bir sessizlik vardı. Derken bir inleme
duydum fakat bu sesin nereden geldiğini anlayamadım. Sırayla okşaladıklarımın hepsi ruhsuzdu ve şehit olmuştu. Meger inleyen yaralı amcamın oğlu imiş. Hemen yanına geldim,
biraz su getirdim, içermisin? Dedim. Gözü ile ver
demek isterken, arkadan bir inleme sesi geldi. Amcamın oğlu, ona götür diye
bana işaret etti. O yükselen sese koştum ki, ne göreyim AS’ın
oğlu HİŞAM. Tam ona suyu vermek üzere iken bir başka hırıltı duydum. O DURUMDA Hişam, ona ver, ben istemem dedi. O inleyeni epey aradım,
nihayet buldum ama şehit olmuştu. Bari Hişam’ı
bulayım, dedim, fakat o da Allah’ın rahmetine kavuşmuştu. O HALDE AMCAMIN
OĞLUNA yetişeyim bari dedim ve koştum, ama o da şehadet şerbetini içmişti. Gösterdikleri
bu örnek davranışları yüzünden hiç birisine suyum nasip olmadı diyor. Şu
manzaraya bakın! Yaralanmış ve ölümle pençeleşen ve sonunda şehit olan
mücahitler, bu halde dahi birbirlerini düşünmüşler !!
Bizler her türlü maddi imkanlara sahip ve sağlıklı Müslümanlar olarak birbirimize
ne yapıyoruz!! Bir düşünelim??
Aziz kardeşlerim, Müslüman, kendisine reva
gördüğünü din kardeşine de reva görecek, kendisi için hoşlanmadığı şeyi din kardeşine
de yapmayacak, yapılmasını istemeyecektir. Peygamberimiz bu konuda şöyle
buyuruyor:
المسلم
اخوالمسلم لايظلمه
ولايسلمه . . .
.
“Müslüman, Müslümanın din kardeşidir. Müslüman kardeşine haksızlık
etmez ve onu başına gelen musibette yalnız bırakmaz. Her kim Müslüman
kardeşinin yardımında bulunur ve onun ihtiyacını görürse Allah da ona yardım
eder ve muhtaç olduğunu ona verir. Her kim bir Müslümanın sıkıntılarından birini
giderirse Allah Teâla da buna karşılık kıyamet
sıkıntılarından birini giderir. Her kim bir Müslümanın ayıbını örterse ALLAH TEÂLA
DA ahirette onun ayıbını örter. ” Buyurmuştur. (Buhari, Mezalim, 3)
Yine diğer bir hadiste şöyle buyuruyor:
لا تحا
سدوا ولاتنا
جشوا ولا تبا
غضوا ولاتدابروا.
. . . . .
.
“Birbirinize haset etmeyiniz. Alış-verişte birbirinizi
aldatmayınız. Birbirinize dargın durmayınız ve birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Birinizin
bitmek üzere olan pazarlığını bozmayınız. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz. Müslüman
Müslümanın kardeşidir; ona zulmetmez. Onu yardımsız bırakmaz, ona hor bakmaz. Peygamberimiz
üç defa göğsüne işaret buyurarak, “ Takva işte buradadır. Bir kimsenin kötü
olması için din kardeşini hor görmesi yeterlidir. Müslümanın Müslümana kanı, malı
ve ırzı haramdır” (Müslim, Birr, 10)
Değerli kardeşlerim, Toplumu oluşturan
kişiler birbirlerine sevgi ile yaklaşmalı ve kardeşçe kucaklaşmalıdırlar. Serlevhamı
teşkil eden ayeti kerimede:
بسم الله
قد افلح من
تزكّى وذكر
اسم ربه فصلّى
“Temizlenen, Rabbinin adını anıp O’na kulluk eden kimse kuşkusuz kurtuluşa
ermiştir. Fakat siz ( Ey insanlar!) ahiret daha hayırlı ve daha devamlı olduğu
halde dünya hayatını tercih ediyorsunuz” buyruluyor.
Aziz kardeşlerim, dünya hayatı ahiret
hayatına tercih edilmez. Bir hadisi şerifte şöyle buyruluyor:
اعملوا
الد نياكأنكم
فيها . . . . . . . .
.
“Dünya için öyle çalış ki ölmeyecekmiş gibi, ahiret içinde öyle çalış
ki yarın ölecekmiş gibi “ buyrulmuş.
Muhterem kardeşlerim,
Bayram gecelerini dua ve ibadetle ihya etmek,
Kur’an’ı Kerim okumak, istiğfarda bulunmak, kaza namazı kılmak ve af dilemek gerekir.
Çünkü ibadet ve duaların kabul olduğu gecelerden biride bayram geceleridir. Dargınlar
barışır, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpülür, özellikle Anne-
baba ve tüm akrabalar ziyaret edilir ve komşuların, arkadaşların ve tüm Müslümanların
bayramı tebrik edilir, yetim, fakir ve fukara ya yardım edilir. HERKESLE
HELALLAŞILIR VE BAYRAMLAŞILIR. Bayramınız mübarek olsun. ALLAH, sağlık, birlik
içinde nice bayramlar görmeyi nasip eylesin. Âmin el Fatiha.
05.08.2011 Muharrem
Çöllü